İnsan beyni kıvrımlı bir yapıya sahip. Yaklaşık 2200 cm2 olan beyin yüzeyinin üçte ikisi, kıvrımların arasında kalmış durumda. Bu kıvrımların arasındaki hücreler sayesinde, insan ince işleri yapmak üzere parmaklarını kullanıyor, araç sürebiliyor, dilsel ve matematiksel sembollerle haberleşiyor. Bunlara benzer birçok beyinsel işlev, insanı diğer canlılardan ayırıyor. Bu şaşırtıcı özellikler beyinde bulunan 100 milyar civarındaki sinir hücresi (nöron), bir o kadar destek hücresi ve bu hücreler arasındaki sayısız iletişim ağının sonucu. Fosiller üzerinde yapılan çalışmalar, insan beyninin yapısında önemli bir değişiklik olmadığını gösteriyor. Olasılıkla, 50 bin yıl önce yaşamış olan insanla hemen hemen aynı beyne sahibiz.
1,3-1,5 kilogram ağırlığında olan beyin, vücudun en iyi korunan yerinde; kafatasının içerisinde. Beynin ağırlığı kişiden kişiye değişiyor. Yapılan araştırmalar insan beyninin ağırlığıyla işlevi arasında bağlantı gösteremedi. Örneğin, Einstein’in beyni ortalamanın altında bir ağırlığa sahip. Dar bir rafın içerisine sıkıştırılarak yerleştirilmiş bir yorgana benzeyen beyin, kafatasının içinde bütün boşlukları en ekonomik şekilde dolduruyor. Zarla çevrilmiş durumda ve muhallebi kıvamında. Bir pipetle rahatlıkla emilebilir. Beyin hücrelerinin yoğun olarak bulunduğu dış kabuğa "korteks" deniliyor. "Gri cevher" olarak da bilinen bu kısım, yaklaşık 3-4 mm kalınlığında. Beynin bu bölümünde daha çok nöronlar ve aralarda bulunan destek hücreleri var. Beyin korteksi ve hemen altındaki doku, lob denilen çeflitli bölümlerden oluşuyor. Beynin ön kısmına "frontal", orta kısmına "parietal", arka kısmına "oksipital" ve yan kısmına "temporal" lob deniliyor. Her bölümün kendine göre bir işlevi var. Beynin ön tarafındaki frontal lob, entelektüel işlevleri yürütüyor. Bu kısım içinde konuşma ve göz hareketlerinden sorumlu merkezler de var.
Düşünme, planlama ve problem çözme yeteneği beynin bu kısmına ait. Görme ve işitme, beynin yan ve arka kısımlarına ait yetenekler. Beynin üst orta kesiminde bulunan "motor korteks" denen bölge, hareketlerimizi sağlıyor. İstemli hareketlerimiz için kaslara giden sinyaller burada oluşuyor. Bu bölgenin komşuluğundaysa, parietal bölgeye ait "duyu korteksi" var. Bu bölge uzuvlardan ve organlardan gelen uyarıları algılıyor. Örneğin acı, ağrı gibi duyular burada hissediliyor. Beynin arkasında bulunan oksipital bölgede görmeden sorumlu merkezler var. Beynin yanında yer alan temporal bölge işitme, hafıza, algılama, yaratıcılık ve bazı davranış biçimlerinden sorumlu. Ünlü ressam Vincent Van Gogh’un beynindeki temporal bölgeyi etkileyen epilepsi hastalığının, yaratıcılığında oldukça büyük etkisi olduğu düşünülüyor.
Beynin iç kesimlerinde bulunan "hipokampus"
bellekten sorumlu bölge olarak kabul ediliyor. Bilgiler
uzak belleğe gönderilmeden önce burada 2-3
hafta kadar saklanıyor. Beynin neredeyse tam ortasında
bulunan "talamus" ise, adeta bir istasyon görevini
görüyor. Vücuttan gelen tüm bilgiler, değerlendirilmeden
önce buraya uğruyor ve beynin gerekli
kısımlarına buradan gönderiliyor. Vücut ısısı,
iç organların çalışmasının ayarlanması gibi bilincimizin
kontrolünde olmayan bazı işlevlerin düzenlenmesi
hipotalamus tarafından yapılıyor. Beynin altında
bulunan beyin sapı, kalp ve solunum gibi hayati
işlevleri kontrol ediyor. Bu bölgedeki hasarlar kalbin
ve solunumun durmasına yol açarak ölüme neden
oluyor. Ancak, beyin sapı tek başına bu işlevleri
kontrol etmekte yetersiz kalabiliyor. Beyin sapının üst merkezlerle bağlantısı kesildiğinde, bir süre
sonra kalp ve solunum durabiliyor. Beynin arka alt
kesiminde bulunan "serebellum", diğer bir adıyla
"beyincik"se hareketlerimizin koordinasyonundan
sorumlu. Özellikle kıvrak hareketlerin denetiminde
rol oynayan beyincik, elektrikli yılan balığı ve bazı köpek balıklarında çok gelişmiş. Beyincik, yaşamı sürdürmek için mutlaka gerekli bir bölge olmasa
da, hasar gördüğünde denge bozuklukları, yürüme
ve hareket güçlükleri oluşuyor.
Son yıllarda beynin sağ ve sol yarıları arasıdaki
farklılıklar araştırılıyor. Beynin sol yarısı, matematiğe
yatkın ve mantıkçı, eleştirisel düşüncenin
kaynağı; sağ yarısıysa kavrayıcı, yaratıcı ve sanatkar.
Konuşmadan sorumlu merkezler beynin sol
yarısında bulunuyor. Konuşma için önemli iki merkez,
temporal ve frontal bölgelerde yer alan "Wernicke"
ve "Broca" alanları. Beynin sol tarafında
meydana gelen bir hasar, vücudun sağ yarısını felç
ettiği gibi konuşmayı da bozuyor. Buna karşın, kişinin,
beyninin sağ tarafını kullanarak flarkı söyleyebilmesi
gösteriyor ki, beynin içerisinde özel görevi
olan bölgeler bulunsa bile, gerektiğinde diğer
bölgeler bu görevleri kısmen de olsa üstlenebiliyor.
Beynin ortasındaysa, her iki yarısını birleştiren
bir köprü var. Beynin her iki yanının birbirleriyle
ne derece haberleştiği tam olarak bilinmiyor.
Bazı kuramlara göre bu iki yarının birbirinden hemen
hemen hiç haberi yok.
Yorum Gönder