Sponsorlu Reklam



Ölümden dönmek diye bir deyim vardır ya bu yazımda Ölümden Dönen İnsanlar Neler Hatırlıyor? adlı konuyu ele almak istiyorum. Ölümden dönmek veya ölüme yaklaşmak nasıl bir duygu o anda neler yaşanıyor hepsini yazımızda göreceksiniz.

2011 yılında 57 yaşında olan Albert isimli bir İngiliz erkek nedensizci bayılmasının ardından hastaneye kaldırılmış. Sağlık görevlileri kasık bölgesinden sonda takarken kalbi aniden duruvermiş. Beynine giden oksijen birden tak diye kesilmiş ve Albert ölmüş.

Fakat sonrasında neler olduğunu hatırladığını iddia ediyor. Doktorlar kalbi tekrar çalıştırabilmek amacıyla elektro şok uygulamışlar. Albert bu arada olup biten bütün konuşmaları duyuyormuş. Sonrasında tavanda enteresan bir bayan görmüş. Vücudundan ayrılıp onun yanına çıkmış. “Sanki beni tanıyordu, sanki ona güvenebilirmişim gibi geldi,” diye andırıyor. “Yukarıdan vücuduma baktım, hemşire ve kel kafalı bir hekim uğraşıyordu benimle.”

Hastane dosyalarına göre Albert’in bilincini kaybetmişken gördüğü insanların gerçekten de orada olduklarını ve Albert’in aktardığı işlemleri yaptıklarını doğruluyor. Oysa biyolojik kurallara göre, bu üç dakikalık ara aşamada yaşananları Albert’in fark etmesi imkansız.



Albert’in yaşadıkları ölüme yakın şekilde tecrübe yaşayanların hissettiklerine dair inançlara ters düşüyor nitelikte. Bugüne kadar, kalbin durduğunda beyne oksijen gitmediği için farkındalık halinin son bulduğuna inanılıyordu. O noktada kişi tıbben ölüdür. Fakat onu geri getirmek hala mümkün olabilir.

Böyle bir tecrübe yaşayanlar, yani ölümden dönenler o ana dair hatırladıklarını anlatmıştır. Hekimler genellikle bu anlatılanları sanrı olarak değerlendirip göz ardı etmiş, araştırmacılar ise ölüme yakın tecrübeleri bilimsel araştırmaların erişebileceği alan dışında gördükleri için bu konuya fazla el atmamıştı.

Fakat New York’taki bir üniversitede resüsitasyon (canlandırma) bölüm başkanı Sam Parnia ve ekibi dört sene boyunca iki bin kalp durması hadisesinde yaşananları inceledi.

Bunların yüzde 16’sı yaşama geri döndürülebilmişti. Parnia ve ekibi bunların 101’inin kalp durması sırasında yaşadıkları tecrübeleri tetkik etti. Maksatları, bu insanların zihinsel ve bilişsel olarak etraflarında olup bitenlerin farkında olup olmadıklarını tespit etmekti.

Ölümün Yedi Tadı

Araştırmaya katılanların takribi yarısı vefat anına dair bir şeyler hatırlıyordu. Fakat Albert ve başka bir bayanın yaşadığı vücut dışına çıkma deneyimi dışında, diğer hastaların anlattıkları o sırada gerçekleşen asıl olaylarla örtüşmüyordu.

Onların anlattıkları düş benzeri, sanrı içeren senaryolardı. Bunları 7 grupta toplayan Parnia “Çoğu, ölüme yakın deneyimler olarak bilinen anlatımlarla benzerlik göstermiyordu. Zihinde yaşanan ölüm deneyimi geçmişte farz edilenlerden farklıydı,” diyor.



Bu yedi deneyim şöyle sıralanıyor:

- Korku
- Hayvan ya da bitki görmek
- Parlak ışık
- Şiddet ve eziyet
- Dejavu
- Aileyi görmek
- Kalp durması sonrası olanları hatırlamak

Bu tecrübelerin bazısı korkunç, bazısı ise mutluluk verici olarak tanımlanıyor. Bir hasta, “Bir törene katılmıştım, benim yakılmam için yapılan bir törene,” diye hatırlarken bir başkası da “Benimle birlikte dört kişi daha vardı, kim yalan söylüyorsa o ölecekti… Tabut içinde insanların dik bir şekilde gömüldüğünü gördüm,” diye anlatıyordu. Biri “derin bir suyun içinde sürüklendiğini,” bir başkası ise “kendisine öleceğinin ve bunun en çabuk yolunun, hatırladığı en kısa kelimeyi söylemekten geçtiğinin söylendiğini” belirtiyordu.

Bazıları ise tam tersi bir duygu hissettiklerini ifade ediyordu. Araştırılanların yüzde 22’si “huzur ve mutluluk” duygusu hissetmiş, bazıları “çiçeksiz bitkiler” ya da “aslanlar ve kaplanlar”, “parlak bir ışık” veya aileleriyle kavuşma anını gördüklerini söylemişti. Duyumlarda bir artış, zamanın geçişiyle ilgili algıda çarpılma ve bedenden ayrılma hissi de yaygın olarak anlatılanlar arasındaydı.

Parnia, ölümden dönen insanların o anda bir şeyler hissettiklerine dair anlatıların gerçek olduğunu, ancak bireylerin bunları nasıl yorumladıklarının geçmişlerine ve önceki inançlarına bağlı olduğunu belirtiyor.

“Ruh, cennet, cehennem gibi şeyler anlatıldığında ne demek istediklerini anlaması zor. Çünkü doğduğunuz yere ve geçmişinize, kültürünüze bağlı olarak neyi nasıl yorumladığınız da değişecektir. O yüzden bu anlatıları dinsel boyuttan kurtarıp objektif kılmak önemli.”

Objektif Yaklaşım

Araştırmacılar kimlerin ölüm anında bazı şeyler hatırlayabileceği konusunda öngörüde bulunmalarını sağlayacak herhangi bir özellik keşfetmiş değil. Ayrıca bazı insanların korkunç şeyler hatırlarken bazılarının neden huzur hissettiği de bilinmiyor.

Parnia, ölüme yakın deneyimleri hissedenlerin sayısının bu araştırmaya yansıyanlardan daha fazla olduğuna inanıyor. Birçok vakada ise kalp durmasının ardından beyinde gerçekleşen şişme nedeniyle ya da verilen yatıştırıcılar yüzünden hafıza silinmiş oluyor.

Fakat insanlar o ana dair herhangi bir şey hatırlamasa da bilinçaltında etkileniyor yine de. Parnia, kalp durması sonrası hastaların yeniden hayata döndürülmesinin ardından tepkilerin büyük farklılık göstermesini buna bağlıyor. Bazıları ölümden korkmayan, fedacı bir yaklaşımı benimserken, bazıları da stres sonrası travma belirtileri gösteriyor.

Parnia ve ekibi bu araştırmanın devamı olarak bu soruları ele alacak çalışmalar planlıyor. Ölüme yakın deneyimlerin dini ya da şüpheci yaklaşımdan arındırılarak objektif ele alınması konusunda da bu çalışmaların katkıda bulunmasını umuyor.

Rachel Nuwer
BBC Future

Konu Hakkındaki Fikrini Aşağı Yazabilirsin.

Daha yeni Daha eski

Sponsorlu Reklam

Sponsorlu Reklam