Sponsorlu Reklam




Leonar da Vinci'nin, "Mona Lisa" adlı eserinden sonra ikinci en ünlü eser; Edvard Munch’un, "Çığlık Tablosu"dur.

Munch, 1863 yıllarında,fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.1868’de, annesinin veremden ölmesinden sonra, eğitimiyle teyzesi ilgilendi. 1876’da, ablası Sophie’nin de, vereme yakalanarak ölmesi, Munch’u çok derinden yaraladı. Bundan dolayı hasta,ölü ve umutsuzluk içeren resimlerine daha çok önem verdi. Christiania’da Sanat ve Meslek Okulu’na yazıldı. Heykeltraş,Julius Middelthun ve ressam, Christian Krogh’tan ders aldı.Kısa bir süreliğine Paris’e gidip döndü ve empresyonist ressamlarla ilgilendi. 

1895 yılında Munch'ın ortaya çıkardığı sanat eseri "çığlık tablosu" ilgi odağı oldu. Yaptığı tablonun hikayesini günlüğünde şöyle anlatan Munch;

İki arkadaşıyla yolda yürürken, güneşin batışıyla beraber,bir melankoli dalgasına kapıldığını ve gökyüzünün aldığı kızıl bir renkle, parmaklıklara yaslanarak,manzaraya kapıldığını söyler. Arkadaşları yola devam ederken, onun ise büyük bir endişeyle,öylece durup doğadaki sonsuz çığlığı hissettiğini anlatır.



Robert Rosenblum'a göre, bu resimdeki insan figürünün yüzü,1889’da, Paris'teki Dünya Fuarı’nda sergilenen Perulu bir mumyadan esinlenerek yapılmıştır. Güney Amerika'da, Amazon bölgesinde mezar ve tapınak olarak kullanılan gizli bir yeraltı mağarasında bulunan 600 yıl öncesine ait bir düzine mumya mevcuttu. Bir kadın mumyanın da, korku ve dehşetten ellerini yüzüne kapatmış olarak bulunması, büyük ilgi çekmişti ve sırrı hala çözülemedi. Edvard Munch’un, çığlık tablosunun bu mumyaya çok benzemesi, Robert Rosenblum'u doğrular nitelikte.

Konu Hakkındaki Fikrini Aşağı Yazabilirsin.

Daha yeni Daha eski

Sponsorlu Reklam

Sponsorlu Reklam