Cin Şeytanlarının Şerrinden Korunma Yolları
İslâm dinini ayrıcalıklı kılan ve onu güçlü ve üstün hale getiren özelliklerinden birisi de; yüce Allah'ın izniyle zorluk ve mihnetlere karşı durabilme gücü, müslümana rahat ve huzur
ortamlarında, huzursuzluk ve tedirginlikten uzak bir şekilde yaşamasına yardımcı olacak yolları ve yöntemleri vermiş olmasıdır. Bunlar arasında sünnet-i seniye'de açıklanmış bulunan ve müslümanın yüce Allah'ın izniyle tabi olup bağlandıkları takdirde, cin şeytanlarının kötülüklerini defedebileceği yolları ve yöntemleri açıklaması da vardır. Cinlerin şeytanları, hiç şüphesiz ellerindeki bütün imkan ve yollarla insanlara zarar vermeye çalışırlar. Pak sünnet müslümanın cin şeytanlarının bütün alanlarda kendisine vereceği zararları önlemekte kendisine yardımcı olacak bütün yolları açıklamış bulunmaktadır.
Cinlerin İnsanlara Rahatsızlık Vermeleri Ve Bunun Nasıl Olduğu
Özellikle cinlerin şeytanlarının, yüce Allah’ın dilemesi halinde insanlar üzerinde bir etkileri vardır. Çünkü aralarından kimileri insana onu öldürmek yahut bunun neticesinde taun hastalığı ortaya çıksın diye dürtmekle, onu saraya düşürmek yahut ona nazar değmek yahut onu çalmak ya da uykusunda iken ona eziyet verip onu korkutmak veya namazını kesmek
suretiyle insanlara zarar verenleri vardır. Kimileri yardımcıları olan kâhinlere ve yeryüzünde fesad çıkartıp, asla ıslâh etmeyen hokkabazlara faydalı olmak üzere hırsızlama dinledikleri sözleri çalarlar.
Aşağıdaki satırlarda bu gibi kimselerin kötülük şekillerinin bazıları söz konusu edilecektir:
1 Bir insanı öldürmeleri. Buna Muslim'in Sahih'inde Selâm bahsinde zikrettiği şu rivayet tanıklık etmektedir: Ebu Saib, Ebu Said el-Hudrî Radıyallahu anh'ın yanına evinde bulunduğu bir sırada girdi. Dedi ki: Onun namaz kılmakta olduğunu gördüm. Namazını bitirsin diye oturup bekledim. Bu sırada evin bir tarafındaki (çatıda bulunan) kuru hurma dalları arasında bir hareket duydum. Dönüp baktığımda bir yılan olduğunu gördüm. Onu öldürmek üzere üzerine atıldım. Bana: “Otur” diye işaret etti, ben de oturdum. Namazı bitirince evdeki bir odaya işaret etti ve şöyle dedi: “Şu odayı görüyor musun?” Ben: “Evet” dedim. Şöyle dedi: “Burada bizden yeni evlenmiş bir genç vardı. Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte Hendek'e çıktık. Günün ortalarında bu genç Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'den izin alır ve hanımının yanına giderdi. Bir gün ondan izin istedi. Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem ona: "Üzerine silahını al. Çünkü ben Kureyzalıların sana zarar vereceğinden korkarım." diye buyurdu. Adam silahını aldı, sonra (evine) döndü. Hanımının iki kapı arasında ayakta dikilmekte olduğunu gördü. Hemen hanımına saplamak üzere mızrağı ile üzerine yürüdü. Çünkü bundan dolayı hanımını kıskanmıştı. Hanımı ona: “Mızrağını tut ve benim dışarıya çıkmama neyin sebep olduğunu görmek için evin içerisine gir”, dedi. Genç içeri girdiğinde yatak üzerinde katlanıp durmuş büyükçe bir yılan ile karşılaştı. Elindeki mızrakla üzerine atılıp mızrağını ona sapladı, sonra çıktı. Mızrağını evin ortasına sapladı ve yılan onun üzerinde bir süre hareket etti. Önce yılan mı öldü yoksa genç delikanlı mı daha çabuk öldü, bilinmiyor. (Ebu Said) dedi ki: Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in yanına gelip ona durumu anlattık; dedik ki:
“Onu bize diriltsin diye Allah'a dua et.” Peygamber şöyle buyurdu: "Arkadaşınız için mağfiret dileyiniz." Sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz Medine'de müslüman olmuş cinler vardır. Onlardan herhangi birilerini görecek olursanız üç gün süreyle ona izin veriniz (uyarınız). Eğer bundan sonra bir daha size görünürse onu öldürünüz. Şüphesiz ki o, bir şeytandır." Bu hadis-i şerif bu gencin, cinlerden birisi olan o yılan sebebiyle öldürüldüğüne delildir. İleride yüce Allah'ın izniyle cinlerin şerlerini bertaraf etmekte yardımcı yollar söz konusu edileceği vakit, yine bu olaydan daha geniş bir şekilde söz edilecektir.
2- Tâûn hastalığı ortaya çıksın diye insanı dürtmeleri: Tâûn: Kanın galeyanından ötürü meydana gelen şişkinlik yahutta kanın belli bir organ üzerinde fazlaca toplanması ve o organı ifsâd etmesi demektir.33[33] Bu hastalığın cinlerin dürtmeleri sonucu meydana geldiğinin delili, bu hususta bizlere kadar ulaşmış hadislerde sabit olan ifadelerdir. Meselâ, İmam Ahmed'in rivayet ettiği Ebu Musa Radıyallahu anh yoluyla gelen hadis böyledir. Buna göre Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin yok oluşu dürtmekle (silahlarla öldürülmekle) ve tâûn ile olacaktır." “Ey Allah'ın Rasûlü, dürtmenin ne olduğunu biliyoruz, peki taun nedir?” diye soruldu. Şöyle buyurdu: "Cinlerden düşmanlarınızın dürtmeleridir. Hepsi de şehadete sebeptir." Yine İmam Ahmed'in ve sahih olduğunu belirterek Hakim'in, Âsım el-Ahvel'den, onun Kureyb b. el-Haris'den, onun Ebu Musa el-Eş'ari'nin kardeşi Burde b. Kays'dan kaydettiği şöyle bir rivayet vardır: Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: "Allah'ım, ümmetimin telef olmasını senin yolunda (silahla) dürtülmek ve taun hastalığı sonucu ölmek suretinde takdir buyur!" İbn Hacer dedi ki: Tâûnun cinlerin dürtmesi neticesinde ortaya çıktığını destekleyen hususlardan birisi de çoğunlukla en mutedil mevsimlerde ve havası itibariyle en sağlıklı, suyu en güzel bölgelerde ortaya çıkmasıdır. Ayrıca eğer bu hastalık, havanın kötülüğü sebebiyle ortaya çıkmış olsaydı, yeryüzünde devam ederdi. Çünkü hava kimi zaman sağlığa aykırı, kimi zaman sağlığa uygun olur. Kimi zaman bu gider, kimi zaman öteki gelir ve bu herhangi bir kıyas veya deneye göre olmamaktadır. Kimi zaman böylesi üstüste birkaç sene gelir, kimi zaman bir kaç sene gecikir. Ve eğer yine böyle (yani kötü hava şartları dolayısıyla) olsaydı insanları ve hayvanları da kapsaması gerekirdi. Müşahede ile varlığı tespit edilen ise, onun pek çok kimseye isabet etmekle birlikte, mizaçları itibariyle onlar gibi olup, o kimselerin yanlarında bulunanlara isabet etmemesidir. Ayrıca böyle olsaydı bedenin tamamını kapsaması gerekirdi. Oysa bu hastalık bedende belli bir yerde özellikle olur ve orayı aşmaz. Diğer taraftan havanın bozukluğu, vücuttaki karışımların değişmesini ve hastalıkların çoğalmasını gerektirir. Bu ise çoğunlukla hastalık olmadan da ölüme sebeptir. İşte bu durum, tâûnun cinlerin dürtmesi sonucu ortaya çıktığını göstermektedir."34[34] İbn Mâce'nin Sünen'inde ve Hakim'in Müstedrek'inde sabit olduğuna göre Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Herhangi bir toplum arasında fuhuş açıktan işlenecek olursa, mutlaka onlar arasında tâûn hastalığı ve daha önce geçip gitmiş olan geçmişlerinde bulunmayan ağrılar baş gösterir.” Yine Hakim'in rivayet ettiğine göre:
"Zina artarsa öldürmeler de çoğalır ve tâûn başgösterir." Böylelikle bu iki hadis-i şerifte açıklandığına göre tâûnun sebepleri arasında toplumda fuhşun ve hayasızca davranışların yaygınlık kazanmasıdır. Bu da açılıp saçılmanın propagandası yapılarak, fıskın ve fuhşiyatın sebeplerinin yaygınlaşması, çıplak resimlerin ve hayayı ortadan kaldıran ve sağlıklı tabiatların nefret ettiği açık saçık dizilerin yayınlanarak, insanları burada anlatılan kişilerin izinden gitmeye çağrılmaları ve hayasızlıklarında ve fuhşiyatlarında onların taklidlerinin yapılmasına davet edilmesidir. Bundan dolayı bu tür toplumların cezası, yüce Allah'ın onlara bedenlerini ölünceye kadar perişan eden tâûn hastalığını musallat kılmasıdır. Şeyh el-Münavî az önce geçen: "Zina çoğalırsa öldürme de çoğalır ve taun başgösterir." hadisiyle ilgili olarak şunları söylemektedir: "Bunun böyle olmasının sebebi, zinanın cezasının öldürülmek olmasıdır. Eğer aralarında bu had uygulanmayacak olursa, yüce Allah onlara cinleri musallat eder, cinler de onları öldürürler."35[35]
İçeriği çok düzgün ayarlanmış bir yazı. Beğendim. Umarım faydası dokunur.
YanıtlaSilYorum Gönder